Kamu çalışanları ile özel sektör çalışanları arasında tamamen siyasi ve hukuki altyapıdan kaynaklı bir adaletsizlik söz konusudur. Kamu sektörü ve özel sektör arasında dile getirilecek o kadar çok konu varken sadece en temel noktalara değinerek bir başlangıç yapmak istiyoruz.
İstihdam Garantisi
Kamu sektöründe çalışanlar, genellikle istihdam garantisi altındayken özel sektörde çalışanlarının iş güvencesi oldukça zayıftır. İşten çıkarılma, özel sektörde oldukça kolayken kamuda oldukça zor şartlara sahiptir.
Denetim özel sektörde oldukça zayıftır. Örneğin, personelinin sigortasını eksik yatıran bir işletmeyi yargılatmak oldukça zordur. SGK ve diğer kurumların güvenilirliği genellikle sorgulanmaktadır. Personeller haklarını hukuki yollar aramaya başlasa bile yıllarca süren mahkemeler, alacağının erimesine sebep olmakta, sonraki iş başvurularında özgeçmişine etki etmektedir.
Kamu sektöründe görevini yerine getirmeyen, kötü niyetli davranışa sahip olanlar, sürekli rapor alarak işe gelmeyen personeller hakkında kanuni yaptırımlar olmasına rağmen uygulandığını nadiren duymaktayız. Bunun karşılığında özel sektörde birkaç ufak hatanın personelin işinden olmasıyla beraber tazminat hakkını da kaybetmesi sıkça çevremizde karşılaştığımız durumlardan birisidir.
Bir diğeri ise zamların kamu kurumlarında düzenli yapılması ve zamların kanunla berlirenmesi iken özel sektörde zam denilen kavramın tamamen işverenin keyfine bağlı olması ve kanuni hüküm altına alınmaması büyük eşitsizlik barındırmaktadır.
Çalışma Şartları
Özel sektörün belirleyicisi olan İş Kanununda, personellerin haftada en fazla 45 saate kadar çalıştırılabileceği yazarken çoğu kurumsal işletme dahil bu saat limitini aşmaktadır. Memurlar ise haftada 40 saat çalışmaktadırlar. Görüldüğü üzere en iyi ihtimalle işletmeler kanunda yazan “maximum” sınırı kullanarak kanunu tüketmektedirler.
Bunun haricinde mesai ücreti verilmek şartı ile personeller günde en fazla 11 saat çalışabilmektedir. Lakin çok düşük ücretlerle çalıştırılan özel sektör personellerine bu mesai ücretleri ödenmemekle birlikte her gün 14 saate yakın insan hakları suçu işlemektedirler. Mağazalar, restoranlar ve marketler başta olmak üzere çoğu işletme neredeyse bir insanı 14 saate kadar çalıştırarak gerek hukuki suç işlemekte gerekse insanı köle olarak kullanmaktadır.
Denetim yeterli olmadığı ve şikayet edildiğinde sonuç alınamadığı için kimse ne ekmeğinden ne ailesinden olmamak adına mücadele edebilmektedir. Bunun bir diğer adı ise “modern köleliktir“.
Kamu Öğretmeni ve Özel Okul Öğretmeni Arasındaki Uçurum
Kamuda çalışan öğretmen ile özel okulda çalışan öğretmen arasında her açıdan büyük çelişkiler yaratan bir paradoks sistem mevcuttur.
Özel okulların yüksek ücretli fiyatlarına rağmen oldukça düşük ücretle ve daha sabahtan akşama kadar çalışan öğretmenler istihdam edilirken, devlet okullarında öğretmenler yüksek ücretlerle beraber daha kısa zamanlı çalışmaktadırlar. Burada velilerin bu çelişkiyi bilmesine rağmen her iki tarafın verileri de bu durumu sorgulamaları ve seslerini duyurmaları gerekmektedir. Bir noktada eşitlenmesi ve kaliteli eğitim esas alınmak adına düzenlemeler yapılmalıdır.
Kamuda öğretmenler istihdam garantisi altınayken özel sektör öğretmenleri belirli süreli iş sözleşmesi ile istihdam edilmektedirler. Bu da özel okul öğretmenlerinin kendilerini garanti altında hissetmemelerine neden olmaktadır.
Kamuda öğretmenler yaz ayları tatil yaparken, öze okullarda daha düşük ücretle çalışan öğretmenler yaz aylarında genellikle daha kısa bir yaz tatiline sahip olmaktadırlar.
Kolej Öğrencisi ile Devlet Okulu Öğrencisinin Adalet Savaşı
Herkesin artık bildiği ve haksızlık sebebi olan bir durumdan bahsetmeden geçmek olmaz. Eğitim kalitesinden çok Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı denilen ve ÖSYM sınavlarında yüksek puan getiren bu ortalamanın özel okullarda yükseltilmesi iddiasıdır. Bu iddia doğru olsun olmasın her ihtimale karşı bu durumların önüne geçilmesi adına AOBP’nin kaldırılması gerekmektedir.
Devlet okullarında maddi durumlarından, mezheplerinden dolayı ya da farklı birçok sebepten dolayı kasıtlı olarak puanı düşürülen öğrenciler merkezi sınavlardan olumsuz etkilenerek tüm hayatına etki eden bir vakadan bahsetmek mümkün. Bu yüzden merkezi sınav sistemlerinin mantığına da uymayan bu puanlama sisteminin kaldırılması gerekmektedir.
Kamu ve Özel Sektörün Hukuki Boyutu
Kamu çalışanları Memur Hukukuna tabii iken, özel sektör çalışanları İş Hukuku’na tabiidirler. Bu konuda kanunlar her ne kadar ölçülü olsa da aralarında bazen ayrımlara da rastlamaktayız. En önemlisi kanunların uygulanması yani hukuk sisteminin işleyiş biçimidir.
Memurlar kanununda görevini yerine getirmeyen, görevde gecikme gösteren ve görevini suistimal eden memurlar TCK’ya göre suç işlemektedir. Suçun var olması için, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olması yeterlidir. Günümüzde bu duruma sıkça rastladığımız halde özel sektörden kovulan insanların mağduriyetine rastlamaktayız.
Bu sebeple kanunlar uygulanmalı ve kanunları uygulamayanlar hakkında da işlem başlatılması gereken bir denetim mekanizmasının oturması gerekmektedir. Konu dışı olacak fakat bu tür adalet düzenlemeleri Türkiye’yi hem ekonomik hem de refah anlamında ileriye taşıyacak en büyük adım olacaktır. Avrupa gibi olmak zorunda değiliz çünkü daha iyisi olabiliriz.
Sonuç: Özel Sektör Zor Mu?
Sürekli duyduğumuz “Özel sektörün şartları zor” cümleleri kolay kaçmaktan öteye gidememektedir çünkü özel sektörün şartları zor değil hukuki ve denetim yapısı oldukça zayıf olduğundan personellerin haklarını aramaları oldukça zordur. Bu yüzden hangi siyasi rejim olursa olsun kanunların eşit düzenlendiği ve kuralların sıkı uygulandığı toplumlarda refah düzeyi oldukça yüksektir bu sebeple de insanlar rahat ve şikayetten uzaktırlar. Bunun örneklerini oldukça yakın olduğumuz Avrupa ülkelerinde görmek mümkündür.