Mustafa Kemal Atatürk, dünya liderleri arasında eşsiz bir yere sahiptir. Onun farkını Sezar, Napolyon, Churchill ve diğer büyük liderlerle kıyasladığımızda ortaya çıkan tablo, bir askerden öte bir devrimcinin ve insanlığın onurunu savunan bir liderin hikayesini gözler önüne serer.
Öncelikle, Atatürk’ün mücadele anlayışı, emperyalist bir yayılma veya kişisel çıkar uğruna değil, aksine, halkının bağımsızlığı ve özgürlüğü içindir. Napolyon, Sezar veya Churchill gibi liderler kendi dönemlerinde büyük fetihler veya etkili politikalarla adlarından söz ettirdiler; ancak bu isimler çoğu zaman ulusal veya kişisel çıkarları için savaştı. Napolyon’un Avrupa’yı ele geçirme hırsı, Sezar’ın Roma İmparatorluğu’nu genişletme arzusu ya da Churchill’in Britanya İmparatorluğu’nun menfaatlerini koruma isteği bu liderlerin politikalarının özünü oluşturdu. Atatürk ise, halkının bağımsızlığı için işgalcilere karşı savaşırken hiçbir başka ulusa saldırma hedefi gütmedi. Hedefi daima vatan topraklarını korumak, işgalcilere karşı halkını savunmak ve bağımsız bir Türkiye yaratmaktı.
Atatürk’ün liderliğinde verilen Kurtuluş Savaşı, hem içeride gerici ve çağdaşlığa karşı duran gruplara, hem de dışarıda Türkiye’yi işgal etmeye gelen emperyalist güçlere karşı bir direnişti. Bu mücadelede halkını eğiterek ve örgütleyerek zafere ulaştı. Çoğu lider, kendini iktidarda tutmak ya da tarih sahnesinde daha güçlü görünmek için askeri güç kullanırken, Atatürk’ün savaşı, yalnızca savunma amaçlıydı. Savaşlar sona erdiğinde ise, “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek barışın önemini vurguladı.
Atatürk, halkına sunduğu devrimlerle sadece askeri bir lider olmadığını, aynı zamanda düşünsel bir öncü olduğunu gösterdi. Eğitimi, bilimi, sanatı ve kadın haklarını ön plana çıkaran yenilikçi reformları, Türkiye’yi çağdaş dünyaya entegre etmek için atılmış adımlardı. Kendisini yalnızca savaş sahasında değil, sosyal ve kültürel alanlarda da bir devrimci olarak konumlandırdı. Böylelikle, “dünyanın en büyük devrimcisi” olarak tarihe geçti.
Bugüne kadar Atatürk’ün gerçek anlamda anti-emperyalizmin bir sembolü haline gelmesi, bazı çevrelerde rahatsızlık yaratmıştır. Bu rahatsızlığın son örneklerinden biri, Ermeni lobisinin Disney’de yayınlanacak olan Atatürk filmine ambargo koyma girişimidir. Bu tür engellemeler, Atatürk’ün dünya çapında tanınmasını ve anti-emperyalizmin bir sembolü olarak kabul görmesini sınırlama çabalarının bir parçasıdır. Bugüne kadarda Atatürk’ünn yeterince duyulmamasının sebebi lobi faaliyetleridir. Onun fikirleri ve liderliği, yalnızca Türk halkı için değil, tüm mazlum milletler için bağımsızlık, özgürlük ve onur kaynağıdır.
Atatürk, insanlığa zarar verme pahasına savaşmayan, aksine halkının haklarını savunmak uğruna kendi yaşamını ve tüm enerjisini feda eden bir liderdi. Bu özellikleri onu yalnızca Türkiye’nin değil, tüm dünyanın saygı duyduğu bir anti-emperyalist kahraman ve ilham kaynağı yapmaktadır.