Enflasyonun toplum üzerinde yıkıcı etkileri büyüktür ve yüksek enflasyon dediğimiz durum mal ve hizmetlerin sürekli artan fiyatlarına yol açarak, bireylerin satın alma gücünü azaltır ve bütünüyle ekonomik istikrarı sarsar.
Son dönemlerde de enflasyon ile beraber artan yüksek kira artışları toplumun sosyal ve ekonomik dengesini bozmaya başlamış görünüyor. Yüksek enflasyonun ev fiyatları ve haliyle kira artışları üzerindeki inanılmaz yükselişle beraber, insanın barınma hakkından yoksun kalmasına kadar uzanan bir sürece girmiş bulunmaktayız. Yüksek kira artışlarının karşısında özel ya da kamu sektörü olsun maaşlı çalışan tüm sözleşmeli personellerin ücretlerinde aynı artışın yaşanmaması kişinin hayatında büyük bir değişikliğe ve çaresizliğe sebep olduğunu belirtmek gerekir.
Geçtiğimiz senelerde maaşlı çalışan bir kişi ortalama olarak aldığı ücretin yarısından azını (olması gereken koşullara göre 5’te 1 ile 5’te 3’ü arasındadır) kiraya öderken bugün talep edilen kira ücretleri aynı kişinin maaşını geçmiş durumda. Enflasyonun başladığı gün itibari ile maaşların bu skalayı yakalayamaması daha büyük sorunların toplumu derinden etkileyeceği ve kaosa sürükleyebileceği riskini göz önüne alarak gerekli makamların gerekli tedbirleri almasını kaçınılmaz kılıyor.
İşveren durumunda olan tarafların enflasyon oranını ticari işlemlerine yansıtırken personellere aksi yönde politikalar uygulanması işverenin karını maksimize etmesi dışında bir sonuca ulaştırmamaktadır ve bu kabul edilebilir bir durum değildir.
İş Sözleşmeleri ÜFE/TÜFEYE Bağlanmalı
İşverenlerin ürün ve hizmetlerinde enflasyon artışlarına paralel bir şekilde işlerini idame etmesinin karşısında çalışanların aynı ölçüde artıştan yararlanamaması, hukuki hükümlerin eksiliğini ortaya koymaktadır.
Ev sahipleri ile kiracı arasında yapılan sözleşmelere 2013 yılında bir düzenleme getirilerek ÜFE/TÜFE oranında artış yapılması hükme bağlanmış ve 2019 yılında sadece TÜFE oranı baz alınarak yapılması hususunda değişiklik yapılarak neticede tarafların çıkarları karşılıklı olarak korunmuştur.
Belirli ya da belirsiz iş sözleşmeleri de asgari belirlenecek meblağ olmak kaydıyla enflasyon oranına bağlanarak taraf olan işveren ve çalışan arasında toplum düzenini de etkileyecek olan tüm olumsuz durumların önüne geçilmesi adına karşılıklı çıkarların korunması kanunen gerekli hale gelmiştir. Özellikle, bu dönemde yaratabilecek kaosun önüne geçmek adına bir zaruriyet hali almıştır.
Maaşın enflasyona bağlanması performans zamlarından, kıdem zamlarından v.b. hariç tutularak (ki iş hukukunda saklıdır) asgari düzeyde yapılması gereken artışı göstermelidir. Üstelik kıdem artışları da güvence altına alınarak yasaya dahil edilmelidir. Bu konu memurlar kanunu ile iş kanunu arasındaki eşitsizliği de göstermesinden dolayı ayrı bir tartışma konusudur.
Bu durumun yaratacağı olumsuz getirilerinde önüne geçebilecek hükümlerin eklenmesi, denetimin arttırılması gerekmektedir. İşverenin, çalışanını düşük ücretle göstermesi gibi olumsuz getirilere karşı da belirli düzenlemeler yapılarak standarda bağlanması hususu gündeme alınmalıdır.
Bu teklifi ilk gündeme getiren platform olarak destek ve farkındalık oluşturmak adına gerekli mercilere talebin iletilmesi ve change.org üzerinde paylaştığımız kampanyaya katılım yapılması gibi çeşitli iletişim kanallarının katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.