Kapitalizm, sermayenin elinde bulunduranların güçlü olduğu ve genellikle devlet ve bu sermayedarların rekabet ortamını belirlediği bir ekonomik sistemdir. Bu sistemde, işletmeler kâr elde etmeyi hedeflerken, insanlar da çalışarak daha fazla gelir elde etmeye çaba gösterirler. Kapitalizmde maksimum kar anlayışı toplumların ve insanların fiziksel ve ruhsal zarar görmesine neden olacak şekilde bir hal alması kişiden kişiye değişen bir gerçektir.
Kapitalist sistemde insanların yaşadığı döngü, serbest piyasada insan bedenini ve ruhunu zarara sokan birçok aracı barındırır. İnsanoğlu, zor şartlarda çalışır, kazandığı parayı harcar, hasta olur ve harcadığından kalan birikimlerini tekrar harcar ve çalışmaya yine devam eder. Peki kim için?
Kapitalizm, insan sağlığı temelinde ele alırsak dört aşamada döngüsünü gerçekleştirir: İlk olarak bireyler, başkaları daha fazla para kazansın ve konforlu bir yaşam sürsün diye daha fazla çalışırlar, çalışmaya mahkum kalırlar, çoğunlukla zor şartlarda ve ailelerinden uzaklaşacak kadar çalışma gerekliliği ortaya çıkar. Beyaz yakalı çalışanlar dahil işlerine odaklanarak beyin güçlerini yoğun bir şekilde kullanırlar ve yıllarını kendilerine ve sevdiklerini sağlıklı zaman ayırmak yerine stres altında geçirirler.
İkinci olarak, sermayesi olanlar tarafından tamamen kar amaçlı tüketim için çeşitli ürünler üretilir; vitaminler, işlenmiş gıdalar, boyalı ürünler, kremler, şampuanlar, etkisiz ilaçlar gibi akla gelebilecek birçok ürün piyasaya sürülür. Ancak bu ürünlerin birçoğu kanser gibi ciddi sağlık sorunlarına ve kronik hastalıklara neden olduğu bilimsel araştırmalar sonucu açıkça biliyoruz.
Hayatımızın üçüncü aşamasında, hastalığa sebep olan ürünlerin gün boyunca bedenimizde sürekli yer alması ve çalışma koşullarındaki zorluklar ve temel ihtiyaçların yetersizliği gibi birçok etkenin stres yaratarak kronik hastalıklara sebep olması, sağlık sektöründeki firmaların, hastanelerin, ilaç şirketlerinin, tıbbi cihaz üreticilerinin, sigorta şirketlerinin ve benzeri birçok sektörün kar elde etmesine neden olur. Bu da birilerinin işine gelmektedir.
Son olarak, insanlar kazandıkları parayı ya da birikimlerini kendilerinin veya ailelerinin sağlık sorunları için harcar hale gelirler. Çalışarak para kazanan kişilerin günlerini para harcarken bir yanda yıllarca yaptıkları birikimler bir anda kapitalist sisteme tamamen verme sebebi haline gelir.
Sonuç olarak, kapitalizm bu döngü içinde sürekli olarak kazanır. İnsanların zengin olma hırsı ise bu sistemi destekleyen önemli bir etkendir. Ancak, zenginliğin sınırsız olmadığı ve doğanın insanlar arasında ayrım yapmadığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda bu durum herkesi bu döngünün içine çeker ve hatta virüs üreten kişiler bile bir gün başkalarının ürettiği virüsle mücadele edeceklerini bilirler.