Kapitalizmi kapitalizmle vurmak bir paradoks mudur yoksa kapitalizmden kurtuluşun tek yolu kapitalizmi bitirecek stratejiler midir? Bu soruyu teorik bilgiler ve felsefi boyutuyla ele alırsak
Kapitalizm, serbest piyasa ekonomisi, özel mülkiyet ve kar odaklı üretim üzerine kurulu bir ekonomik sistemdir. Bazı görüşler, kapitalizmin kendi içsel çelişkileri nedeniyle kendi kendini yok edeceğini veya çürüteceğini savunur. Bugün kapitalizm dışı politikaların örneğin devletin ekonomiye, ekonomilere ve topluma müdahelesi kapitalizmi ayakta tutan güç olduğu bilinir. Bir nevi doğru olan bu duruma küresel boyutu ile bakıldığında müdahalelerin gerçekleştiğini görüyoruz.
Bunun dışında, kapitalizmin yarattığı gelir eşitsizliği, doğal kaynakların aşırı tüketimi, sosyal adaletsizlikler ve çevresel sorunlar gibi sorunlar üzerinde durarak, sistemin kendi mantığı içinde kendi sonunu getirebileceğini öne sürülür. Örneğin, kapitalist sistem, kar hırsı ve rekabetin teşvik ettiği sürekli büyüme arayışıyla doğal kaynakları tüketmesi ve çevreye zarar vermesiyle toplumsal sorunları en üst seviyeye çıkaracağı görüşü hakimdir.
Kapitalizmin Kendi Kendini Yok Edeceğine Dair Görüşler;
Marx ve Engels, kapitalist sistemdeki sınıf çatışmasını ve kapitalizmin içsel çelişkilerini vurgulayan teorileriyle bilinirler. “Kapital” ve “Komünist Manifesto” gibi eserlerinde, kapitalizmin doğası gereği gelir eşitsizliği ve sınıf ayrımları ürettiğini, işçi sınıfının sömürüldüğünü ve sermayenin sürekli birikimiyle doğal kaynakların aşırı sömürüldüğünü savunurlar.
Marx ve Engels, kapitalizmin içsel çatışmalarının ve sınıf mücadelesinin, kapitalizmin sonunu getireceğini öngörmüşlerdir. Onlara göre, kapitalizmin içsel çelişkileri, işçi sınıfının bilinçlenmesi ve birleşmesiyle birlikte, sistemi sonlandırabilir ve yerine yeni bir toplumsal düzen olan sosyalizm veya komünizm gelmelidir.
Ekonomist Thomas Piketty, “Sermaye” adlı kitabında, kapitalizmin gelir eşitsizliğini derinleştirdiğini ve zenginlik ile gelir arasındaki uçurumu artırdığını ele almıştır. Piketty, kapitalist ekonominin doğası gereği, sermayenin gelirleri işçi gelirlerinden daha hızlı arttığı için gelir eşitsizliğinin artabileceğini savunur.
Aktivist ve yazar Naomi Klein, “This Changes Everything: Capitalism vs. The Climate” (Her Şeyi Değiştirir: Kapitalizm ve İklim) adlı kitabında, kapitalist sistem ile çevresel sorunlar arasındaki ilişkiyi ele alır. Klein, kapitalizmin kar hırsı ve sürekli büyüme mantığı nedeniyle doğal kaynakların tüketilmesini ve çevresel zararın artmasını vurgular.
Coğrafyacı ve Marksist düşünür David Harvey, “The Enigma of Capital” (Sermayenin Sırrı) ve diğer eserlerinde, kapitalizmin doğası gereği krizlere yatkın olduğunu, sürekli büyüme ve kar arayışının doğal kaynakların aşırı tüketimine yol açtığını savunur.
Rosa Luxemburg ise kapitalizmin sadece genişleyerek varlığını sürdürebileceğini ve bu genişlemenin bir noktada duracağını öne sürer. Ona göre, kapitalizmin doğası gereği sonsuz bir genişleme olanağı yoktur ve bu durum, sistem içindeki çatışmaları ve sonunu getirecek çelişkileri tetikleyecektir.
Ekonomist Ha-Joon Chang, “23 Things They Don’t Tell You About Capitalism” (Kapitalizm Hakkında Söylenmeyen 23 Şey) kitabında, devletin ekonomideki önemine vurgu yapar. Chang’a göre, devlet müdahalesi, ekonomik büyümeyi teşvik etmek, işsizliği azaltmak ve ekonomik istikrarı sağlamak için gereklidir. Chang, serbest piyasa ekonomisinin tamamen kendini düzeltebilecek bir sistem olmadığını savunur.
Kapitalizmi Kapitalizmle Yok Olması Gerektiğine İlişkin Görüşler
Kapitalizmi kapitalist araçlarla yıkma düşüncesi Otonomist Marksistlere ait olup, geleneksel Marksist anlayıştan farklı bir yaklaşımı yansıtır. Bu düşünce, kapitalist sistem içinde var olan dinamiklerin ve araçların kullanılmasını, sistemi zayıflatmak ve dönüştürmek için bir fırsat olarak görür. Otonomist Marksistler, geleneksel devrimci stratejilerin dışında, alternatif mücadele biçimlerini ve toplumsal değişimi hedefleyen farklı yöntemleri savunur.
Otonomist Marksistler, sistem içinde alternatif topluluklar oluşturarak veya mevcut sistem içinde farklı yaşam biçimleri ve karşı kültürler geliştirerek kapitalizme meydan okumayı savunur. Bu topluluklar, dayanışma, komünal yaşam ve kaynak paylaşımı gibi değerleri öne çıkararak kapitalist mantığa karşı çıkabilir.
Otonomist Marksistler, geleneksel işçi sınıfı mücadelesinin yanı sıra, yaratıcı direniş biçimlerine odaklanmayı savunur. Sanat, medya, teknoloji ve toplumsal hareketler gibi alanlarda kapitalist sistemle çatışarak veya onu etkileyerek değişimi hızlandırmayı hedeflerler.
Bazı otonomistler, sistem içinde yer alan çeşitli krizleri ve çelişkileri kullanarak sistemi zayıflatmanın yollarını ararlar. Örneğin, finansal krizler, çevresel sorunlar veya sosyal eşitsizlikler gibi zayıf noktaları, sistemin dönüşümüne katkı sağlayabilecek fırsatlar olarak görürler.
Negri, otonomist Marksizmin önde gelen savunucularından biridir. “Empire” ve “Multitude” gibi eserlerinde, kapitalizme karşı alternatif bir toplum ve mücadele biçimlerini savunmuştur. Sistemin içinde var olan dinamikleri ve toplumsal hareketleri kullanarak değişimi hızlandırmayı önerir.
Negri’nin işbirlikçisi olan Amerikalı siyaset bilimci Michael Hardt, Negri ile birlikte “Empire” ve “Multitude” gibi eserlerde çalışmıştır. Hardt, kapitalizmin eleştirisi yanı sıra, farklı toplumsal hareketleri, ağ tabanlı direniş biçimlerini ve toplumsal dönüşümü destekler.