Paradoks Liberalizm’i ham haliyle eler alırsak serbest piyasa ekonomisini Kapitalizm ile ihtiva eden bir ideolojidir. Sosyalizm ise üretim araçlarının devlet tarafından kontrol edilmesini ve işçi sınıfının ağırlıklı olarak yönetimde olmasını amaçlayan bir ideolojidir. Kapitalizmin ya da Sosyalizmin saf halleri ele alındığında pratikte uygulanabilirliği hakkında kesin sonuçlara ulaşmak çok zordur. Bu noktadan hareketle Sovyetler Birliği ve ABD örnekleri ile yola çıkmak en doğrusu olacaktır.
Liberalizm, Amerika Birleşik Devletleri’nin ve bugün gelişmiş olan ülkelerde nispeten sürdürülen ekonomik ve özgürlük temelinde uygulanmaktadır. Sosyalizm ise Sovyetler Birliğinde uygulanmış ve bugün Küba da nispeten uygulanan anti-kapitalist bir işleyiş vardır. Avrupa ülkelerinin uç noktada bir Liberalizmi benimsediği söylenemez çünkü sosyalist ve demokratik kesimlerinde belirleyici rolü çok yüksektir. Bu yönde Liberal Sol, Sosyal Liberalizm gibi (ideolojiler) tanımlar devreye girer.
Liberalizm bireysel özgürlük amacını taşırken, Sosyalizm de topluma özgürlük amacını taşır. Her iki ideoloji ne kadar farklı olsa da sonuç olarak özgürlük gömleğini giyerler.
İki zıt noktada olan sistemlerin aynı sonuçta birleştiğine dayanan At nalı teorisine göre, aşırı sağ ve aşırı sol cepheler farklılıklar gösterebileceği gibi birbirine benzer sonuçlar gösterirler. Liberalizmi, Kapitalist bağlamda ele alırsak, Sosyalizm ile birbirilerinin zıttıdır. Oysa ki, her iki ideolojinin yönetiminde benzer bir kontrol mekanizması işler. Liberalizmde yönetimin serbest piyasanın devlet tarafından değil devletle beraber belirli zümreler tarafından yönetildiği, Sosyalizm de ise buna karşılık işçi sınıfı tarafından yönetildiğini söylemek mümkündür. Bu noktada karşıtlıkların doğurduğu sonuç özgürlüğün bir kesimin himayesi altında var olmasıdır.
Özgürlüğün, kasten kısıtlanması ile büyük sermayedarlar tarafından satın alınarak yok edilmesi arasında sonuç olarak bir fark yoktur. Aynı şekilde bir ülkeye özgürlüğü götürmek için insanların öldürülmesi açısından da bir fark yoktur. Üretim araçlarının devlette olması, toplumun devleti yöneten yöneticilerin boyunduruğu altında hizmet etmesini sağlar. Diğer taraftan burjuva kesimin elinde olan üretim araçları, toplumun bu burjuvalara (modern) köle gibi hizmet etmesini sağlar.
Kapitalist bir toplumda sosyalizm savunulabilir fakat sosyalist bir toplumda kapitalizm savunulamaz tezi oldukça yanlıştır. Sosyalizmin olduğu bir ülkede liberalizmi ve kapitalizmi savunan bir partinin ya da örgütlenmenin var olma şansı neredeyse yok denecek kadar düşük olduğu söylenebilir fakat Liberalizmin var olduğu bir ülkede de sosyalist yanlısı partilerin büyüme şansı bir o kadar düşüktür. Örneklere bakarsak, Sovyetler Birliğinde böyle bir durum söz konusu olmazken, ABD’de sosyalist bir partinin seçimlere girmesi olanaksızdır. Bu uç noktaların dışına çıkarsak, Venezuella’da liberal partiler meclise girebilirken, Avrupa Liberalizminde de sosyalist partiler mecliste yer almaktadırlar. Burada uç noktaların her halükarda aynı sonuçları doğurduğuna ulaşmak mümkün oluyor.
Uç ideolojilerin sonuçları tarih boyunca da hep aynı olmuştur. Sosyalist Stalin’in yapmış olduğu katliamlar, özellikle Ukrayna ve Kırımda insanları katletmesi tartışılmaz bir gerçektir. Bunun yanında Liberalizmin dünyaya açılması ile başka ülkelerde işledikleri katliamlar Stalin’in yaptıklarından farksızdır. ABD’nin Vietnam, Irak, Afganistan katliamları ve ABD’nin sosyalist örgütlenmelerin olduğu latin ülkelerine uyguladığı temel ihtiyaçlarında dahil olduğu ambargo ile fakirleştirmesi Liberalizmin ve Kapitalizmin fotoğrafıdır. Bunların yanında bilinmeyen birçok vaka Wikileaks belgeleri ile yayınlanmıştır. Sermayenin, özgürlük üzerinde ne biçimde kontrol sağlayacağının en büyük belgeleridir Wikileaks belgeleri.
Rus düşünür Bakunin, “En ateşli devrimciye iktidarı verin, bir yıl içinde Çar’dan daha beter olacaktır.” diyerek iktidarın sağ ya da sol fark etmeksizin ortak sonuçlar doğuracağını 19. yüzyılda dile getirmiştir.
–
