Liberteryenizm, bireylerin kendi hayatlarını istedikleri gibi yaşamalarına ve serbest piyasa ekonomisi gibi kendi aralarında anlaştıkları kurallar çerçevesinde ilişki kurma ve ticaret yapmalarına dayanır. Toplumun menfaatini gözeten kuralların olmaması, dünyanın sonunu getireceğine dair endişeleri de beraberinde getirir.
Liberteryenizme, büyük balığın her zaman küçük balığı acımasızca yiyeceği bir ideoloji olduğu konusunda eleştirileri yapılır. Bugün de kapitalizmin tam anlamı ile işleyememe yani kapitalist sistemlerde sürekli devlet müdahalesi olması bunun bir göstergesi olarak gösterilir.
Liberteryen politikalar, ekonomik özgürlüğü teşvik ederek zenginlik ve fırsat eşitsizliğine yol açabilir. Eğitim, sağlık hizmetleri gibi kritik alanlara erişimde farklılıkların artması ve yoksul kesimlerin bunlardan yararlanamaması toplumsal sorunlar doğurabilir. Bu da toplumların isyanıyla sonuçlanır. Bugün kapitalist sistemler de, zenginler otel kıvamında sağlık hizmeti alırken fakirler için yapılan devlet hastanelerinin yapılması bundan ibarettir.
Serbest piyasa ekonomisi, kâr odaklılık ve rekabet nedeniyle çevre korumasını ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını ihmal edebilir. Devlet müdahalesinin minimuma indirilmesi, çevre düzenlemelerinin eksikliğiyle sonuçlanabilir.
Liberteryen politikalar, devlet müdahalesini azaltarak kamu hizmetlerinin azalmasına neden olabilir. Bu da, yoksul kesimlerin temel ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan sosyal yardım, sağlık hizmetleri ve eğitim gibi hizmetlerin kısıtlanmasına yol açabilir.
Serbest piyasa ekonomisi, rekabetin azalması ve büyük şirketlerin pazarı domine etmesi sonucu monopol (tekel) oluşumuna yol açabilir. Bu durum, tüketicilerin seçeneklerinin azalmasına ve rekabetin engellenmesine neden olur. Sanıldığı gibi, tamamen serbest bir piyasada rekabet artmayacak, büyük balık her zaman küçük balıkları yiyecektir.
Bunlarla birlikte liberteryen politikalar, sosyal güvenlik ağlarının eksikliğine yol açabilir ve toplumun en savunmasız kesimlerini koruyacak mekanizmaların zayıflamasına neden olabilir. Bu da sosyal refah programlarının kısıtlanması ve yoksullukla mücadelede etkili araçların eksikliği anlamına gelebilir. Böyle bir durumda halk daha da fakirleşecek ve kölelikten farkı kalmayacaktır.
Vahşi Kapitalizmin Örnekleri
Serbest piyasa ile tamamen oligarşik yapının yönetimine geçen dünya düzeni, vahşi kapitalizme doğru şekillenmeye başladığında zenginlerin zevkleri hiçbir şeyin ötesine geçemeyecektir. Bugün de kapitalizmi uygulayan ya da benimseye çalışan ülkelerde keyfi cinayetler ve araba kazalarından sonra parası ve itibarı olan insanların bedel karşılığı ceza almaması buna örnek gösterilebilir.
Bundan ötesi Hostel filminde olduğu gibi zenginlerin hırslarını almak istedikleri kişileri işkenceyle öldürebilme ortamının olması, Açlık Oyunlarında olduğu gibi fakirlerin zenginler tarafından birer av olması gösterilebilir. Bunlar günümüzde kısmen de olsa yaşanmaktadır. Örneklerini haberleri takip eden kişiler tahmin edebilirler.