Milliyetçilik ve İslam Çelişkisi

İslam ve milliyetçiliği bir arada benimsemeye çalışan toplumlar ve bireyler için çeşitli zorluklar mevcuttur. Her iki ideolojiyi uzlaştırma çabaları, tarih boyunca farklı şekillerde ortaya çıkmış ve farklı derecelerde göreceli olarak başarıya ulaşmıştır. Bu uzlaşmanın nasıl gerçekleştirildiği ve ne kadar sürdürülebilir olduğu ise her zaman tartışmaya açık bir konu olmuştur.

Bunun yanında İslam’ın Arap milliyetçiliği temelinde, dini benimseyenlere karşı etnik unsur barındırmaksızın emperyal bir araç olarak yayılmacı politikalara sahip olması konuya eş değer eleştiriler arasındadır. İslam’ın Arap kültürünü ve Arapçayı benimsetme politikası bu eleştirilerin argümanını oluşturur.

İslam

İslam, Allah’ın tek olduğuna inanan ve Muhammed’in son peygamber olduğunu kabul eden Müslümanlar tarafından takip edilen monoteist bir dindir. İslam, evrensel bir dindir ve Müslümanlar arasında ırk, etnik köken veya dil ayrımı yapmaz fakat Arapçayı ibadetler başta olmak üzere zorunlu tutar. Arap kültürünü ele alan şeriatı, yaşam biçimi haline getirmeyi önerir/koşullar.

İslam’ın temel öğretisi, tüm Müslümanların kardeş olduğu ve ümmet kavramı etrafında birleşmeleri gerektiğidir.

Milliyetçilik:

Milliyetçilik, bir milletin veya ulusun kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasi çıkarlarını ön planda tutan ve bu çıkarları koruma ve geliştirme amacı güden bir ideolojidir. Milliyetçilik ise belirli bir milletin veya etnik grubun çıkarlarını savunur ve öncelik verir. Milli kimlik ve ulusal çıkarlar milliyetçiliğin merkezindedir.

Çelişkiler

İslam’ın evrensel mesajı ve Müslümanların birliği vurgusu, milliyetçiliğin belirli bir millet veya etnik grup etrafında toplanma anlayışıyla çelişir. İslam evrensel bir din olup tüm insanlığı kapsar ve Müslümanlar arasında bir kardeşlik oluşturmayı amaçlar. Milliyetçilik ise belirli bir etnik veya ulusal grubun çıkarlarını ön plana çıkarır.

İslam, dini ve hukuki bir sistem olan şeriatın uygulanmasını savunur. Şeriat, Müslümanların hem kişisel hem de kamusal hayatlarını düzenler. Milliyetçilik, aydınlanma çağı ile beraber milli bilincin oluşması ile bağımsızlık kavramını ortaya çıkarmıştır. Aydınlanma çağından sonra özellikle laik devlet yapıları ile birlikte düşünüldüğünde, dinin kamusal alanda etkisini sınırlama eğilimindedir. Laiklik, devletin din işlerine karışmamasını ve dinin de devlet işlerine müdahale etmemesini öngörür.

Burada, şeriatın uygulanması, milliyetçi ve laik devlet yapıları ile çatışır ve bu da İslam’ın hükümlerinin tam olarak hayata geçirilmesini zorlaştırır.

İslam’ın kültürel tarafsızlığı, milliyetçiliğin belirli bir kültürü ve dili ön plana çıkarma anlayışıyla çelişir. Bu durum, İslam’ın evrensel değerleri ile milliyetçiliğin yerel kültürel öncelikleri arasında bir çatışma yaratır.

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir