Pazarlama Yalanları

Pazarlama dünyasında bazı yanıltıcı ve abartılı ifadelere, vaatlere sıklıkla rastlamaktayız. Satıcı işletmeler, kooperatif ve dernek gibi kuruluşlar tarafından bilimsel araştırmalara dayandığı iddia edilerek pazarlama stratejileri oluşturulur ve insanları inandırmaya yönelik reklamlar yayınlamak amaçlanır. Her iki taraf için hukuken ispatı zor olan ürünler pazarlama için bulunmaz bir nimettir. Hukuken ispatlansa bile para dolaşımını önemseyen kapitalist sistemde denetleme olmadığından ya da ispatlanma süresi uzun yıllar alacağından sonuçlar tüm dünyaya yayılamamaktadır. Gıda, ilaç ve kozmetik sektörü, bu konuda iyi yalanlar söyleyerek insanları kandırdıkları için kar marjları oldukça yüksektir.

Birçok gıda ürünü, “sağlıklı”, “doğal”, “organik” gibi terimlerle pazarlanır. Ancak, bu terimlerin kullanımı ürünün gerçek içeriğiyle örtüşmeyebilir. Ürünlerdeki işlenmiş şeker ve şuruplar, tuz, koruyucu veya katkı maddeleri gibi unsurlar, sağlık iddialarına ters düşer.

Bazı gıda ürünleri, içerdikleri vitamin ve minerallerle öne çıkar ve tüketicilere sağlık faydaları vaat eder. Ancak, bazı durumlarda bu vitamin ve minerallerin miktarı çok az olabilir ve bazı reklam vericiler maalesef oranlarını dahi belirtmezler. Özellikle ambalajlı ürünlerde doğal olmayan vitamin değerleri aksine sağlıksız olduğu hekimler tarafından dile getirilmektedir.

Meyve ve sebzeler bile çeşitli yalanlarla pazarlanırlar. Bilimsel temele dayandırılmış gibi yapılan ve organize manipüle edilen birçok pazarlama yolu vardır. Pazarı canlandırmayı amaçlayan üretici veya satıcı örgütlenmeler/kuruluşlar, hangi besin neye iyi gelir diyerek sürekli bilinç altına vurgulanan dolaylı ve dolaysız reklamlar verirler. Havuç gözü iyileştirir, enginar karaciğeri iyileştirir gibi yalanları reklamlarla pompalarlar. Aslında bilimsel açıdan bakmasanız bile karaciğerin enginar ile, gözün havuç ile iyileşmesi mümkün değildir. Durum biraz farklıdır, örneğin havuç a vitamini sayesinde, gözün alması gereken ihtiyacı karşılar. Gözü ağrıdığında havuç yiyen insanların azımsanmayacak kadar çok olması, bu durumun aslında ne kadar endişe verici olduğunu gözler önüne sermektedir.

Reklamlarda ve ürün ambalajlarında kullanılan fotoğraflar ve görüntüler sıklıkla dijital olarak düzenlenir. Bu manipülasyonlar, ürünün gerçek etkilerini abartabilir veya değiştirebilir, böylece tüketicilerin üründen beklediği sonuçları gerçekte elde etmesi zorlaşabilir.

Kozmetik şirketleri genellikle ürünlerinin mucizevi sonuçlar vaat etmesiyle tanınırlar. Özellikle kırışıklık giderici kremler gibi ürünlerde, yaşlanma belirtilerini tamamen ortadan kaldıracağı iddiası yapılır. Gerçekte ise, kırışıklıkları tamamen gidermek mümkün değildir ve bu tür iddialar sıklıkla abartılır ve her iki tarafta ispatlayamaz. Örneğin, hukuken ispatlamanız için, 5 yıl kremi kullandığınızı ve kırışılıkların gitmediğini, bu süre boyunca düzenli satın aldığınıza dair fişleri saklayarak, sürekli kremi kullandığınızı ve sürekli fotoğraf çekmek gerekecektir. Bununda oldukça zor olması büyük fırsattır. Kaç kişi gördünüz cildi kırışmayan?

Bu tür kozmetik ürünler, “klinik olarak kanıtlanmış” veya “bilimsel olarak kanıtlanmış” ifadeleriyle pazarlanır. Ancak, bu ifadelerin arkasındaki bilimsel kanıtlar genellikle yetersiz veya belirsiz olabilir. Bazı durumlarda, bu iddiaların destekleyici gerçek bilimsel araştırmalara dayanmadığı ortaya çıkabilir.

İnsanların zaaflarından ve endişelerinden yararlanarak inandırılmaya çalışan pazarlama ürünlerine karşı en başından hukuki tedbirler alınması gerekiyor.

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir