Küresel güçler, gerek sağ gerekse sol kesimleri kontrol ederek tüm politik ve ekonomik gücü elinde bulundurur ve devletlere tehdit unsuru oluşturular. Böylece diledikleri ticari ve politik işlemleri istedikleri şekilde yönlendirebilirler.
Son zamanlarda küreselci yerine sorosçu şeklinde hitap edildiğine rastlamaktayız. Sorosçuluk, küresel güçlerin çıkarlarını savunan iş adamları olarak tanımlanan genel bir anlam almıştır. Ünlü iş adamı Soros, birçok alanda ve ülkede faaliyet gösteren bir iş insanıdır, sermayeye dayanan gücü ile piyasaları yönettiği ve ülkeleri karıştırdığı böylece küresel güçlerden birisi olduğu iddia edilmektedir. Bu iddialar neticesinde defacto olarak emperyalist ve kapitalist küresel güçleri soyut anlamda anlatan bir tanım haline gelmiştir, Sorosçuluk.
Küreselci Sosyalist Dergiler
Özellikle günümüzde yayın yapan bazı Sosyalist dergi ve yayınların, küresel güçlerce finanse edildiği ve Sosyalizmin yönetilebilir halde olması nedeni ile kamufle olduğu bir sistemin varlığı iddia edilmektedir. Bu iddianın tezi, düşmanı yönet, gücünü koru felsefesine dayanır.
Soros’un ise yıllarca Türkiye’de faaliyet gösterdiği Açık Toplum Vakıfları birçok etkinliğe ve yayına sahiptir. Cezaevinde olan bir Açık Toplum Vakfı üyesine kampanyalar düzen aylık sosyalist kültür dergisi B* gibi birkaç Sosyalist dergi kimilerince bunlara örnek gösterilmektedir. Ayrıca bu dergilerin, Sorosu zımnen öven makaleler yer aldığı söylenir. Soros gibi zengin bir iş insanının ya da bağlantılarının, Sosyalist bir dergide övülmesi oldukça düşündürücü olduğu yorumu sürekli yapılan eleştirilerden birisidir.
Türkiye’de Irkçı Sosyalizm
Ortada bir gerçek var ki dünyada menfaatleri kar amacı olan küresel güçlerin, başka ülkelerin iç ve dış işlerine karışmakta üstlerine olmadığıdır. Bağımsız ülkelerin iç işlerine karışmak zor olduğundan bunu sermaye sistemleri ve politika üzerinden yönlendirerek yaparlar. Yapamıyorlarsa, Vietnam ve Irak gibi birçok örnek sonuç olarak karşımıza çıkar.
Türkiye’de Atatürk milliyetçiliğine karşı iç ve dış olmak üzere iki fikir benimsetilip, yaygınlaşması sağlanıldığı iddia edilir. Birincisi Türk-İslam sentezi ve diğeri ise Kürt ve etnik temele dayanan Sosyalizmdir. Marksizmin teorisini kullanarak karşı milliyetçilik, karşı ırkçılık ve karşı devlet kurma temellerine dayanan bir Sosyalizm’in inşası, bu küresel güçlerin hem Sosyalizm’i avucunda tutacak, böylece Kapitalizm’i sarsacak bir devrimden uzaklaşılacak, hem de ülke içinde bulunan dengeyi nabza göre şerbetçi politikalarını uygulamak için fırsat kollayacak olması üzerine kuruludur.
Türkiye’de Sosyalizm, ne yazık ki Kürt ırkçı hareketleri ve etnik temele dayalı bir yol almıştır. İşçi ve emekçilerin haklarını koruyan bir hareket olamamıştır. Bugün dahi Sosyalizm savunucularına baktığımız zaman, sürekli etnik temele dayalı siyaset yapılır.
Kürt-Türk kardeşliği sloganları özünde mülkiyet hakkının eşitliğini savunur fakat Sosyalizm’de özel mülkiyet yoktur ve mevcut sistemde mülkiyet hakkının kısıtlanaması da söz konusu değildir. Türk Milliyetçiliğine karşıyken Kürt Milliyetçiliğine karşı olamamakta Sosyalistlerin en büyük çelişkisidir. Bu çelişkileri görmek yılllar sürmüştür ve son dönemde bunun anlaşılması ile birçok Sosyalist yollarını ayırarak farklı güzergahlara geçiş yapmaya başlamışlardır. Örneğin, Demokratik Sosyalizm, Anarşizm, Otonomist Marksizm gibi felsefi akımlar bunlardan birkaçıdır.
#KapitalizminSosyalizmi
#KüreselciSosyalizm
#SorosunSosyalizmi
#SorosçuSosyalizm
#KüreselSosyalizm