Tarih boyunca devletlerin toplumları uyuşturan çeşitli formülleri hep olmuştur. Gerek kendi tebasını gerekse ele geçirdikleri topraklarda bulunan tebayı kontrol altına almanın politik yolları mevcuttur. Politik yollar belirlenirken izlenilen yollar da hep aynı olmuştur çünkü ilacın etken maddeleri ortaktır.
Emperyalizmin henüz kavramsal olarak adlandırılmayan tarih dönemlerinde, yayılmacı kültürel politikalar aslında emperyalizmin başka bir çeşidiydi. Günümüzde yayılmacı politikalar kapitalizm (sermaye odaklı) ile ilerlerken tarihte de savaşlar ve kültürel empoze ile gerçekleşmekteydi. Bunun en iyi örneği dinlerdir. Musevilik, Hristiyanlık, İslam, Hinduzm gibi akla gelebilecek bütün dinler kültürel değerler barındırır ve başka toplumlara empoze edilmeye çalışılırlar. Burada işin karı, aynı kültürel değerlere sahip olan toplumlara mal ve hizmet verme, iş gücünden yararlanma, topraklarını kullanma gibi bugün ki kapitalizmle benzer çıkarlardı. Kısacası sonuç aynı diyebilir miyiz?
Kapitalizmin Formülü
Günümüz Kapitalist düzeninde, var olan gelir dengesizliğini dengeleyecek birkaç etken madde birden bulunuyor. Bu formül bulunmasaydı eğer, oldukça rahat ve bolluk içerisinde yaşayan ufak bir kesim ile sadece ekmek ile doymaya çalışan çoğunluğun savaşına dönerdi ve Kapitalizm kaybederdi.
İnsanların sürekli şükretmesinin istenmesi bolluk içerisinde yaşayanları sorgulamamak, çalışmak yerine dua ederek hayalde kalmasını sağlamak, ibadetler ile gücü kontrol altına almak ve toplumları yönlendirmek bunların (uyuşturmanın) bir parçası olduğu kimilerince söylenebilir.
Milliyetçilik ise üretmek yerine vatan millet sakarya edebiyatı yapılarak insanların geçim ve yaşam sorunlarının önüne geçebilen en büyük psikolojik etken maddelerden biri olarak görülebilir. Bu görüşe göre, etken maddelerin olduğu iğnenin kullanılması içinse karşı bir hastalığın bitirilmesi gereklidir. Terörde işte bu noktada önemlidir ve terör hastalığı üretilir. Terör bitirilmez ise bu iğne sürekli piyasaya geliştirilerek sürülür. İnsanlar, milliyetçilik damarına basıldığında tüm ekonomik sorunları unuturlar.
Bunların dışında iğneyi oluşturan birçok faktörde vardır fakat uzatmamak adına belirtmek gerekir ki gerçek milliyetçilik; üreterek ve ekonomik refahı yükselterek tebasının huzur, barış ve mutlu bir ortamda yaşama gayesine dayanır. Dinde aynı şekilde bireysel inançların kişiye ve dolayısıyla çevresine huzur, barış ve mutluluk dağıtmasıyla ilişkilidir. Ne yazık ki uyuşturucuya dönüştürülen bu iğneleri düzenli kullanıyoruz.